Türk Yıldızları
Türk Yıldızları
Türk Yıldızları
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Ne Mutlu Türküm Diyene
 
AnasayfaKapıGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Çanakkale

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Tümgeneral
Yönetici
Yönetici
Tümgeneral


Mesaj Sayısı : 4
Kayıt tarihi : 29/03/10
Nerden : Türkiye

Çanakkale Empty
MesajKonu: Çanakkale   Çanakkale I_icon_minitimeC.tesi Nis. 03, 2010 7:20 pm



Marmara Bölgesi’nin batı kesiminde yer alan
Çanakkale’nin Anadolu’daki Biga Yarımadası’nda, Trakya’daki Gelibolu
Yarımadası’nda da toprakları bulunmaktadır. Her iki yarımada birbirinden
Çanakkale Boğazı ile ayrılır. Çanakkale Boğazı, Ege Denizi ile Marmara
Denizi’ni birleştiren doğal bir su yoludur. Uzunluğu 68 km. olan Boğazın
en dar yeri Çanakkale ile Kilitbahir arasında 1.250 metre, en geniş
yeri ise 8 km.’ dir. Boğazın ikili bir akıntı sitemi vardır. Üstten
Karadeniz’in az tuzlu ve hafif yüzey sularını Akdeniz’e doğru akıtır. Bu
akıntının genişliği kuzey girişinde 20 m. iken, güneyde 10 m.
civarındadır. Üst akıntının hızı değişkendir. En yüksek hızı saniyede
150 cm. dir.

Gelibolu Yarımadası’ndaki toprakları kuzeyde Edirne ve Tekirdağ, doğuda
yine Tekirdağ, batıda Ege Denizi’nin Saros Körfezi, güneyde de Çanakkale
Boğazı ile çevrilidir. Anadolu’daki Biga Yarımadası’nın ise, kuzeyinde
Çanakkale Boğazı, kuzeydoğusunda Marmara Denizi, doğusunda Balıkesir,
güneyinde Balıkesir ile Ege Denizi’nin Edremit Körfezi, batısında da Ege
Denizi bulunmaktadır. Türkiye’nin Ege Denizi’ndeki İmroz (Gökçeada) ve
Bozcaada yine Çanakkale’nin sınırları içerisindedir.
Çanakkale, ovalar ve vadilerle bölünmüş, yükseltileri fazla olmayan
tepelerden oluşmuş bir coğrafi konuma sahiptir. Biga Yarımadası’ndaki
yüzey şekilleri daha dağlık ve yüksektir. Bu yükseklik güneydoğuya doğru
daha da yükselir. Belli başlı dağları Gelibolu Yarımadası’nda, Biga
çevresinde ve Edremit Körfezi’nin kuzeyinde yer alır. Gelibolu
Yarımadası’nın kuzey ve kuzeydoğusunu Koru Dağı ile Tekir Dağı’nın
uzantıları engebelendirir. Bu tepeler Çanakkale Boğazı kıyılarından
başlayarak yavaş yavaş yükselir ve dik eğilimler halinde Saros
Körfezi’ne inerler. Biga yöresinde kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda
500-1000 yüksekliğinde bulunan dağ sıraları güneye doğru yükselir ve Kaz
Dağı’nda (1.767 m.) son bulur. Kaz Dağı’nın çevresinde Susuz Tepe
(1.507 m.), Gürgen Dağı (1.425 m.), Kalafat tepe (1.417 m.), Eğrimermer
Tepe (1.398 m.) ve Teke Kaya Tepe (1.383 m.) bulunmaktadır. Ayrıca bu
dağlar birbirlerinden derin vadilerle ayrılmıştır.

Çanakkale Canakkale Çanakkale’nin
kuzey kesimini Marmara Denizi’ne dökülen Kocaçay ile Kocabaş Çayı,
güney kesimini de Kaz Dağı’ndan çıkarak Ege Denizi’ne dökülen Eski
Menderes Çayı ve Tuzla Çayı sulamaktadır. Bunların dışındaki küçük
akarsular bulunmaktadır. Gelibolu Yarımadası’nda yazları kurumakla
beraber Tuzla Gölü, Biga Yarımadası’nda da Emir (Ece Gölü) Gölü
bulunmaktadır. İlin ovaları daha çok akarsuların ağızlarında ve geniş
vadilerde toplanmıştır. Ezine ve Bayramiç ovaları en önemlileri olup,
Kavak, Yalova, Kilye, Pirsen, Agonya ve Kumkale ovaları da
bulunmaktadır.

Çanakkale zengin bir bitki örtüsü ile ormanlara sahiptir. Karaçam,
kızılçam, göknar, kestane, meşe, kayın, bodur ardıç ve adi porsuk gibi
ağaçların bulunduğu ormanlık alanlar daha çok Kaz Dağı yöresindedir.
İlin yüzölçümü 9.737 km2 olup, toplam nüfusu 464.975’dir.

Çanakkale’nin ekonomisi, tarım sanayi, hayvancılık, balıkçılık ve
turizme dayalıdır. Bu yönden Türkiye’nin gelişmiş illerinden biri olup,
ulaşımının kolaylığından ötürü diğer pazarlara da açılmıştır. Tarım
ürünlerinde sanayi bitkileri, sebze meyve, elma, şeftali, domates, üzüm,
bezelye, susam, zeytin, buğday, çavdar ve yulaf üretilmektedir. Ayrıca
Çanakkale’de bağcılık ve zeytincilik de çok gelişmiştir. Özellikle
Bozcaada’daki şaraplık üzümler ilin değişik yerlerindeki sofralık
üzümler ve sofra zeytinleri ileri düzeyde olup, diğer illere
gönderilmektedir. Hayvancılık bitkisel üretimin yanında ikinci konumda
olmasına rağmen, yine de ekonomide etkindir. İlde en çok sığır, koyun,
kıl keçisi ve tavuk beslenir. Balıkçılık yönünden de önemli bir
merkezdir. Balıkların bir bölümü ildeki konserve tesislerinde işlenirken
bir bölümü de tüketilmek üzere İstanbul, İzmir, Ankara başta olmak
üzere diğer illere gönderilir. Sanayi yönünden 1973’ten sonra büyük
yatırımlar yapılan illerden birisidir. İlde, sebze kurutma, işleme
tesisleri, salça fabrikaları, seramik fabrikaları, çimento fabrikaları
ve petro kimya ürünlerinin fabrikaları bulunmaktadır. Bunları süt
ürünleri, zeytinyağı ve ayçiçeği tesisleri tamamlamaktadır. İlde halı
kilim, düz dokumacılık, pişmiş topraktan hediyelik eşya yapımı da
yaygındır. Turizm yönünden de başta Troia , Assos gibi antik kentler
olmak üzere diğer antik yerleşim alanları önem taşımaktadır. Bunun için
de turistik yatırımlara, tesislere önem verilmiş ve her yıl 10-17
Ağustos tarihlerinde de ilde Troia Festivalleri, Anzak günleri,
Çanakkale Savaşlarını anma günleri yapılmaktadır. Çanakkale’nin Çan
ilçesinde de linyit yatakları bulunmaktadır.
Çanakkale Tahta_at_14 Çanakkale
yöresi Antik Çağlarda Troas ismi ile bilinmekte olup, tarihi geçmişi çok
eskiye inmektedir. Çanakkale yöresinde Abarnia, Abydos, Agonya,
Aianteion, Aleksandreia Troas, Amaxitos, Arisba, Assos (Behramkale),
Dardania, Gergis, İmbros (Gökçeada), İonia, Kebrene, Khrysa, Kokylis,
Kolonai, Lampanion, Lampsake (Lapseki), Larissa, Neandreia, Orphryneion,
Paisos, Parion, Pertoke, Pionia, Polymedion, Priapos, Rhoeteion,
Sigeion, Skespis, Tenedos (Bozcaada), Troasia ve Troia antik kentleri
bulunmaktadır.

Homeros’un şiirsel bir dille anlattığı İliada Destanında,
araştırmacıların dikkatini bu bölge ve özellikle Troia üzerine
çekmiştir. XVIII.yüzyılda Fransız gezgini Le Chevallier Troia’yı
tanımlamış, ardından yörede ilk araştırmayı XIX.yüzyılın ikinci
yarısında Amerikan ve İngiliz konsolosu Frank Calvert yapmıştır.
Troia’da araştırma yapan Henrich Schliemann (1822-1890) arkeolog
olmamasına karşılık Frank Calvert’e inanmış, Homeros’un İliada’sında
gerçek payı olduğunu düşünmüştür. Bu nedenle 1871-1873, 1878-1879 ve
1822 yıllarında çalışmalar yapmıştır. Höyüğün yarısının mal sahibi olan
F.Calvert de ona kazması için izin vermişti. Schliemann, sistemsiz
biçimde kazmaya başlamış,10 m. derinlikte açtığı bir çukurda İlion’un
ikinci yapı katının yangın tabakası ile karşılaşmıştır. Arkeoloji
bilgisinden yoksun oluşundan ötürü de yapı katlarını birbirine
karıştırarak yok etmiştir. Pişmiş topraktan keramik parçaları, bakır,
bronz eşyalar, taş, mermer kalıntıları ile karşılaşmış ise de O, a Kral
Priamos’un hazinelerini arıyordu. Bu yüzden de arkeolojik kalıntıları
yok etmiş, tabakaları birbirine karıştırmıştır. H.Schliemann 1882’de
Wilhelm Dörpfeld (1853-1940) ile birlikte çalışmalarını sürdürmüştür. Bu
arada W.Dörpfeld Troia’da dokuz yapı katı bulunduğunu ortaya koymuştur.
Onun ortaya koyduğu dokuz yapı katını daha sonra 1932-1938 yıllarında
Troia’yı kazan Carl W.Blegen de doğrulamıştır. Amerikan kazı grubunun
başında bulunan C.W.Blegen bu yapı katlarının yanı sıra ayrıca otuza
yakın yerleşmeyi de tespit etmiştir.
H.Schliemann’ın ölümü üzerine eşi Sophia 1890 da kazıların giderini
karşıladı ve çalışmalar Alman bilim adamlarınca yürütüldü. Bunların
başında Mimar Wilhelm Dörpfeld bulunuyordu. Böylece H.Schliemann’ın
bulduğu Troia,J.G.von Hahn.C.W.Blegen ve özellikle W.Dörpfeld’in
çalışmalarıyla bilimselleşmiştir. II. Dünya Savaşı sonrasında kazıyı
yine Almanlar yürüttü.1988’den bu yana Tübingen Üniversitesi öğretim
üyesi Prof.Dr.Manfred Korfman Troia’da çalışmalarını sürdürmektedir.

Çanakkale Assos9 Troia üst
üste farklı kültür tabakalarından oluşmuş,arkeolojik yönden zengin bir
höyük olmasına karşılık coğrafi yönden de önemli bir konuma sahipti.
Burası 3 000 yıl boyunca peş peşe yerleşimlere sahne olmuştur. Troia
katları Erken Tunç Çağı özelliklerini taşımaktadır. Büyük İskender’in
(M.Ö.324) Anadolu’ya gelişi ile birlikte Troia yöresi yeniden önem
kazanmıştır. Onun emri ile generallerinden Antigones ile Lysimakhos
kenti yeniden imar ederek yenilediği limanı ile zamanının önemli bir
ticaret merkezi yapmıştır.
Romalılar,Tanrıça Aphrodite’in Troia’lı prens Ankhises’in oğlu kahraman
Aineias’ın (Latincesi Aeneas) soyundan geldikleri inancını taşıyorlardı.
Bu nedenle de Troia’ya büyük önem vermişlerdir. Roma İmparatoru Büyük
Konstantinus (M.S.324-337) doğuda kurulan İmparatorluğun başkenti olarak
da bir ara burasını düşünmüştür. Julius Caesar (M.Ö.59-44) ile Octavius
Augustos (M.Ö.31-M.S.14) kentte yeni bir imar dönemi başlatmışlardır.
Athena mabedinin temenos’u genişletilmiş ,ek yapılarla mabedin çevresi
sütunlarla çevrilmiştir. Ancak bunlar yapılırken Troia VI ve Troia
VII’nin önemli yapıları ile evleri de tahrip edilmiştir. Troia kazıları
Athena mabedinin güneydoğusu ile surlar arasında kalan alanda Roma
kalıntılarını,kentin güneydoğusunda duvarları ortaya çıkarmıştır. Yine
bu devirde tiyatro, bouleterion, nymphaeum, odeon ve anıtsal ana giriş
kapısı yapılmıştır.
Roma döneminde Çanakkale, Marcus Antonius ile Augustus’un çatışmaları
sırasında büyük zarar görmüş ve kent yakılıp yıkılmıştır. İktidar
mücadelesini Augustus kazandıktan sonra kenti yeniden yaptırmıştır.
Bölge MS.II.yüzyılda Got akınlarına uğramış, Bizans İmparatorluğu
döneminde askeri ve ekonomi yönünden de önem kazanmıştır. Çanakkale
yöresi MS.V.yüzyılda Hun ve Slav, VII. Yüzyılda Arap,
XI.-XII.yüzyıllarda Peçenek akınlarına uğramıştır. Türkler ilk kez
X.yüzyılda burada görülmeye başlamıştır. Çaka Bey 1091’de İzmir ve
çevresini, Ege Adalarının bir kısmını ele geçirdikten sonra Gelibolu
önlerine kadar gelmiştir. XII.yüzyılda İtalya’daki kent devletleri zaman
zaman buraya saldırarak Çanakkale’yi yağmalamıştır. Venedikliler
1204’te burayı ele geçirmişlerse de Bizanslılar 1235’te yöreye yeniden
hakim olmuşlardır. XIII.yüzyıl sonlarında Çanakkale Karesi Beyliği’nin
topraklarına katılmış, ardından 1345’te Orhan Bey tarafından ele
geçirilmiştir. Çanakkale’nin kıyı kesimlerinin ise, Osmanlı topraklarına
kesin olarak katılması Sultan I.Murat (Hüdavendigâr) zamanında
gerçekleşmiştir. Sultan Yıldırım Beyazıt Çanakkale Boğazı’nda ilk
savunma sistemini kurarak Gelibolu Kalesini güçlendirmiş ve ayrıca bir
de tersane yaptırmıştır. Fatih Sultan Mehmet buradaki savunma
tesislerini güçlendirmek amacıyla Kilitbahir ve Çanakkale’ye iki kale
daha yaptırmıştır. XV.-XVIII.yüzyıllarda Çanakkale Boğazı önlerinde,
kıyılarında Osmanlılar ile Venedikliler arasında savaşlar olmuş, çoğu
kez Çanakkale Boğazı Venedikliler tarafından kuşatılmıştır.

Çanakkale 00027780 XIX.-XX.yüzyılda
Çanakkale Boğazı siyasi, askeri ve ekonomik konumunu korumuştur.
Kuzeyden Ege ve Akdeniz’e inmek isteyen Ruslar, Osmanlı Devleti’nin
zayıflamasından faydalanan Avrupa ülkeleri Boğazlara çeşitli
müdahalelerde bulunmuşlardır. I.Dünya Savaşı’nın en zorlu
çarpışmalarının geçtiği Çanakkale Boğazı’nın hukuki statüsü Montreux
Sözleşmesi ile 1936 yılında açıklığa kavuşmuştur.

Osmanlı Devleti’ni bölmeye yönelik bir harekât 1904-1911 arasında
İngiltere’nin önderliğinde diğer Avrupa devletleri tarafından
planlanmıştı. Öncelikle I.Dünya Savaşı’nın başlaması ile birlikte,
Ağustos 1914’ den itibaren Çanakkale Boğazı giriş ve çıkışları kontrol
altına alınmıştı. Osmanlı Devleti ile İtilaf devletleri arasında savaş
başlayınca, İngiltere’nin düzenlediği plan uygulanmaya başlanmıştır.
İngilizler büyük bir İtilaf donanması ile Çanakkale Boğazı önlerine
gelmişler, Kasım-Aralık 1914’te Seddülbahir ve Kumkale tabyalarını top
ateşi altına almışlardır. İngiliz Hükümeti ve Deniz Kuvvetleri Bakanı
Winston Churchill Çanakkale Boğazı’nın ele geçirilmesi kararını 2.Ocak
1915’te almıştır. Bundan sonra 28 Ocak 1915’te deniz harekâtına kararı
alınmış ve 19 Şubat 1915’de Çanakkale savaşları başlamıştır. Savaşa
İtilaf Devletleri 12 büyük zırhlı ve diğer gemilerle katılmıştır.
İhtilaf Devletleri, büyük gemilerinden iki İngiliz bir Fransız zırhlısı
batmış, bir İngiliz, iki Fransız zırhlısı ağır yara almış üç gemi de
karaya oturmuştur. Deniz savaşının başarılı olamayacağı ortaya çıkınca
bu kez, Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yapılmasına karar
verilmiştir.Çanakkale tabyaları sürekli bombardımana tabi tutulurken
Nusret mayın gemisi de sürekli boğaza mayın dökmüştür. Sonuçta İtilaf
Devletleri Çanakkale Boğazı’nı geçemeyeceklerini anlayınca Kanada’dan ve
Avustralya’daki sömürgelerden getirdikleri askerleri savaşa
sürmüşlerdir. Bunlar arasında savaşçı askerler olarak tanınan "Australia
and New Zealand Army Corp.", "ANZAK" lar da bulunuyordu. 25 Nisan 1915
Çanakkale Savaşlarının en kanlı kara savaşı başlamıştır. İngiliz,
Fransız ve Anzak kara ve deniz birlikleri, Seddülbahir ile Arıburnu’na,
70.000 bin asker, 109 savaş gemisi, 308 taşıt gemisi desteğinde çıkarma
yapmıştır. Aynı anda Fransız birlikleri Kumkale’ye yanıltıcı küçük bir
çıkarma yapmışlarsa da orada tutunamamışlardır. Arıburnu’na çıkan ve
Conkbayırı’na doğru ilerleyen İngiliz,Fransız, Hint ve Anzak
birliklerini, Mustafa Kemal’in komuta ettiği 19. Tümen karşılamıştır.
Mayıs, Haziran ve Temmuz ayları boyunca gögüs göğüse çarpışmalar
olmuştur. Mustafa Kemal Paşa’nın büyük askeri dehasını ortaya koyduğu bu
saldırılar geri püskürtülmüş ve İtilaf devletleri Çanakkale’yi karadan
da geçemeyeceklerini anlamış ve 1915’te savaşı sona erdirmişlerdir. 9
Ocak 1916’da son düşman kuvvetleri de çekildi. Savaş boyunca İtilaf
Devletlerinden 300.000, Osmanlı Ordusundan da 250.000 asker yaşamını
yitirmiştir.


Çanakkale 00027781 Çanakkale'de
günümüze gelebilen eserler arasında, bölgedeki antik kentlerdeki
kalıntılar başta gelmektedir. Bunlardan Troia kentininin tabakaları,
Dardanos Tümülüsü, Ayvacık'da Apollon mabedinin kalıntıları, Lampsakos
Roma kalıntıları, Assos'taki Mabet ve sur kalıntıları, Çimenlik Kalesi,
Kilitbahir Kalesi , Seddülbahir Kalesi, Kumkale, Babakale, Bozcaada
Kalesi; Sultan I.Murat'ın Umurbey Hüdavendigâr Camisi, Ezine'de
Abdurrahman Camisi, Gelibolu Ulu Camisi, Lapseki Süleyman Paşa Camisi,
Çardak Gazi Yakup Bey Camisi, Saruca Paşa Türbesi, Ahi Yunus Türbesi,
Gelibolu'da Bayraklı Baba Türbesi, Bolayır'da Namık Kemal'in mezarı
bulunmaktadır. Mevlevi kültüründe önemli bir yeri olan Gelibolu
Mevlevihanesi de yakın tarihlerde restore edilmiştir. Ayrıca Çanakkale
Şehitleri Anıtı, Hasan Mevsuf Şehitliği, Anadolu Hamidiye Şehitliği,
Rumeli Mecidiye Şehitliği, Mehmet Çavuş Anıtı, Zıgın Dere ve Sargı yeri
Anıtları, Ezineli Yahya Çavuş Anıtı, İngilizlerin Helles Anıtı,
Conkbayırı'nda Anzak Anıtı, Morto Köyü'nde Fransız Anıtı,
Avustralyalıların Lone Pine Anıtı bulunmaktadır. Çanakkale ilçelerinde
Çan, Kestanbol, Külçüler, Gölcük, Kırkgeçit, Terzi Alanı kaplıcaları da
vardır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Çanakkale
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Türk Yıldızları :: Benim Memleketim :: Marmara Bölgesi-
Buraya geçin: