ORTAÇAĞ
Kelime anlamı ‘iki dönem arasında kalmış çağ’ olan ortaçağ ,
Antikçağ’ın sonunda başlayıp Rönesansla sona eren, Avrupa’nın üzerine
serilmiş ‘bin yıllık karanlık’ olarak anlatılır.
Ortaçağ’da her alanda din ve kilisenin ağırlığı hissedildi. Katolik
kilisesi kendi ordusu ve yönettiği kentlerle güçlü bir devlet
durumundaydı. Bunun dışında feodalizm gelişti ve ekonomide de feodalizm
egemen oldu.
Ortaçağ’ı tamamen bir duraklama dönemi olarak göremeyiz. Çünkü bu
dönemde okul sistemi yavaş yavaş şekillenmeye başlamıştır. Manastır
okulları, katedral okulları ve üniversiteler bu çağda ortaya çıkmıştır.
Ortaçağ’da felsefe tamamen Hıristiyanlık üzerine yapılanmıştır. Ortaçağ
filozofları doğru olduğunu kabul etmişler ve kendilerine ‘Hıristiyanlığa
yalnızca inanılmalı mı yoksa onun doğrularına akıl yoluyla varılabilir
mi ?’ sorusunu sormuşlardır.
Ortaçağ’daki önemli filozofların başında Augustinus’u sayabiliriz.
Birçok din ve akımın etkisinde kalmıştır. Bunlardan biri Manicilikdir.
Bu yarı dinsel, yarı felsefi bir akımdır. Bu akıma göre dünya iyi ve
kötü, aydınlık ve karanlık, ruh ve özdek olarak ikiye ayrılır. Bunun
dışında Stoacı felsefeden etkilenmiş daha sonra da Yeni Platonculuk
üzerinde çalışmıştır. Kendisini bir hıristiyan olarak görüyor ve Platon
ile Hıristiyanlık arasında keskin bir zıtlık olmadığını söylüyordu.
Augustinus dışında önemli filozoflardan biri de Aquino’lu Thomas’dır.
Thomas’a göre tanrıya ya inanç yoluyla ya da akıl ve duyularımızla
varabilirdik. Ayrıca Thomas’ın Aristoteles’i Hıristiyanlaştırdığını da
söyleyebiliriz.
Bunların dışında Ortaçağ’da Hildegrad isimli bir bayan filozof da
yaşamıştır.
RÖNESANS
Ortaçağ biterken Platon’un felsefesi doğuda, Aristoteles’inki Araplarda
,Yeni Platonculuk ise batıda yaşamaya devam etmekteydi ve sonunda Kuzey
İtalya’da buluştular. Arap etkisi İspanya’daki Araplardan, Yunan etkisi
de Yunanistan ve Bizans’tan geliyordu. Böylece antik kültür yeniden
doğmuştur. 14. Yüzyılda Antik Kültür’ün bu yeniden doğuşuna tarihte
Rönesans devri olarak anılır. Rönesans 15. Ve 16. Yüzyıllarda kuzeye
yayılmıştır. Rönesans kelime olarak ‘Yeniden Doğuş’ anlamına gelir.
Bu dönemde Antik Çağ Hümanizmi ön plana çıkmıştır. Kaynağa yönelmek esas
alınmıştır. Bunun dışında Rönesans döneminde çok önemli icatlar (pusula
,barut ,teleskop vs.) ve de önemli sanat eserleri vardır. Leonardo da
Vinci , Mikelanj gibi birçok önemli sanatçı ve Galilei , Copernikus ,
Kepler gibi önemli bilim adamı bu dönemde yaşamıştır.
Rönesans’da Antik Çağ Hümanizminin yeniden doğuşundan bahsedilir.
İkisinin arasındaki fark Rönesans Hümanizminin bireyciliğe daha fazla
önem vermesidir. Ayrıca bu dönemde yeni bir bilimsel yöntem olan
deneysel yöntem bulunmuştur. Doğayla ilgili her türlü araştırmanın
gözlem,deneyim ve deneye dayalı gerçekleştirilmesi deneysel yöntemdir.
ORTAÇAĞ VE RÖNESANS’IN KARŞILAŞTIRILMASI
Öncelikle Ortaçağ felsefesinde filozoflar Tanrı ile yarattıkları
arasında aşılmaz bir mesafe olduğunu savunurlar. Rönesans filozoflarına
göre ise Tanrı ile yarattıkları bir bütündür ; doğa Tanrı’nın bir
açılımıdır. Ortaçağ’da doğa önemsiz bir varlıktır. Rönesans’ta ise bunun
tam tersi olarak kendisine doğruca yönelinen kutsal olan ,bilinmeyen
büyük bir dünyadır.
Ortaçağ felsefesi de bu dönemdeki diğer bütün şeyler gibi dine
dayalıdır. Amacı dinin ortaya koyduğu gerçekleri dah da güçlendirmektir.
Rönesans felsefesi ise kendisine amaç olarak kendini aramak, kendini
her türlü bağlılıktan kurtarmak ve yalnız kendine dayanmayı seçmiştir.
Ortaçağ’da kendi içine kapalı bir felsefe vardır. Bu dönemde Antik
Çağ’ın düşünce sistemi üzerine gölge düşürmüştür. Rönesans’ta ise bu
Antik Çağ’ın çok renkli düşünce sistemi yeniden ortaya çıkmıştır.
Ortaçağ filozofları din adamlarıdır. Onlar için doğru zaten açıktadır,
aranmasın gerek yoktur. Hazır olana daha sağlam temeller yapmak için
uğraşmışlardır. Rönesans filozofları ise genellikle araştırmacılar ve
yazarlardır. Elindeki hazır olanı gizleyerek ;sağlamlaştırmak
,sistemleştirip yeniden yaratmak amacı gütmüşlerdir.
En önemlisi Ortaçağ’da düşünce birliği vardır. Herkes aynı amaç için
aynı yolu takip etmiştir. Rönesans’ta ise doğruya ulaşmanın yolu çok
çeşitlidir.
Kısacası bu iki dönemde birbirinden farklı gelişmeler yaşanmıştır.
Ortaçağ tamamen dinin boyunduruğu altında geçmiş ve bu nedenle kültürel
ve düşünsel gelişme açısından çok fakirdir . Rönesans’ta ise bunun tam
tersi olarak tam bir kültür patlaması yaşanmıştır. Felsefe din
adamlarının boyunduruğundan kurtulmuştur.