Mareşal Forum Kurucusu
Mesaj Sayısı : 293 Kayıt tarihi : 21/03/10 Nerden : Türkiye
| Konu: Muhteşem, gerçek bir hikaye...HİFA HATUN RADİYALLAHU ANHA. Perş. Haz. 24, 2010 11:49 am | |
|
Muhteşem, gerçek bir hikaye...HİFA HATUN RADİYALLAHU ANHA.
(SABIR İLE HALKINA TEVEKKÜL VE İLTİCA, ŞÜKÜR İLE REZZAKINDAN SUAL VE DUA)`nın Manasını Gösteren Bir Mesele. Hifa hatun (ra); Menkıbesi anlatılan fakat hayatı hakkında malumat verilmeyen kadın sahabelerden biridir. Medineli ve ensardan olduğu anlaşılmaktadır. Kabilesi ve doğum tarihi bilinmemektedir. Medine-i Münevvere`de güzelliği ile ün salmış bir kadındı. Bir gün Rasülullah (s.a.v) efendimizin huzuruna gelip şöyle söyledi; "Ya RasülALLAH! Bana beni cennete götürecek bir iş öğret!" Rasülullah (s.a.v) "Önce birisiyle evlen. Bununla dininin yarısını emniyete alırsın." buyurdu. Ya RasülALLAH! Benim dengim kim olur? "Beni Habeş Necaşisi (kral) istedi, ben onu istemedim. Ubeydullah yüz deve ve başka şeylerde verdi, onu da kabul etmedim. Lakin siz ahirette kurtuluşumun evlilikten geçtiğini buyurdunuz. Siz kimi münasip görürseniz onunla evlenmeye razıyım." dedi. Hifa hatun`un siz kimi münasip görürseniz razıyım sözünün altında, gönlünden peygamberimizin kendisini müminlerin annelerinden kılacağı ümidi vardı. Lakin Rasülullah`ın (s.a.v) böyle bir niyeti yoktu. Onu gücendirmek de istemiyordu. "Yarın sabah mescide en evvel kim gelirse onunla evlendireceğim." buyurdu. Onunla evlenmek isteyen sahabeleri ümitsizliğe düşürmek istemediğinden böyle bir yol takip etmeyi uygun görmüştü. Ertesi gün hiç biri erken uyanamadı. ALLAH (c.c) onlara uykudayken uyanma imkanı bahşetmedi. Rasülullah (s.a.v) kimin geleceğini bekleyiverirken aniden Süheyb isimli, fakir, siyah renkli, görünüşü güzel olmayan,uzun boylu, zayıf ve ince yapılı olan sahabe geldi. Hifa Hatun ise, zengin, güzel ve rağbet edilen biriydi. Namazdan sonra Hifa Hatunu çağırdı, durumu bildirdi. O da buna razı oldu. Hiç itiraz etmedi. Rasülullah (s.a.v) hutbe okudu, nikahlarını akdetti. "Süheyb, kalk ve bu hanımın için bir şeyler al!" buyurdu. Lakin Süheyb, dünyalığı olmadığını söyleyince Hifa Hatun, kendi servetinden on bin dirhem gümüşlük bir kese getirtti. Onları Süheyb`e verdiler. O da gerekli şeyleri alıverdi. Sonra Rasülullah (s.a.v) "Ey Süheyb! Hanımının elini tut, onu evine götür!" buyurdu. Bu sefer Süheyb (r.a) dedi ki, Ya RasülALLAH (s.a.v)! benim evim mesciddir. Hangi eve götüreyim?" Süheyb`in bu cevabını işten Hifa Hatun, "filan yerdeki hazır konağı sana bağışladım. Kalk beni oraya götür." dedi. Onun bu alicenap tavrı ve hareketi Rasülullah`ın (s.a.v) çok hoşuna gitti de ona dua etti. Sahabe de onun bu hareketini çok takdir ettiler ve onu övdüler. Karı ve koca kalktılar ve birlikte konağa gittiler. Akşam olunca yemeklerini yediler. Rablerine hamd ettiler. Nihayet yatma vakti gelince, Hifa Hatun "Ey Süheyb! Bil ki, ben sana nimetim, sen bana mihnetsin. Sen bu nimete şükür, ben bu mihnete sabır için, gel bu geceyi ibadet ve taatle geçirelim. Sen şükrediciler, ben sabrediciler sevabına kavuşayım. Çünkü Rasülullah (s.a.v) 'Cennette yüksek çardak vardır. Bunda yalnız şükredenler ve sebredenler bulunur' buyurdu." dedi. O gece ikisi de taat ve ibadet ile meşgul oldular. Sabah namazını eda için Süheyb mescide geldi. Cebrail a.s onların gerekli hallerini Rasülullah`a (s.a.v) bildirdi. Cennet ve Cemal-i ilahi ile onlara müjde verdi. Rasülullah (s.a.v) "Ey Süheyb! Geceki halini, senmi anlatırsın, ben mi söyleyeyim?" buyurdu. Süheyb, Ya RasülALLAH (s.a.v) siz söyleyiniz dedi. Rasülullah (s.a.v) durumlarını, yaptıklarını bildirdi. Ve sonra "Siz cennetliksiniz ve ALLAH u Tealayı göreceksiniz" müjdesini verdi. Süheyb sevincinden ve Cenab-ı Hakk`ın didarı müjdesine kavuşmak şevkinden başını secdeye koydu ve "Ya Rabbi! Eğer beni mağfiret etmişsen, günahlara bulaşmadan ruhumu kabz et! dedi. ALLAH u Teala, onun ruhunu secdede iken kabz etti. Orada bulunan tüm sahabeler buna ağladılar. Rasulüllah (s.a.v) " Daha şaşılacak şey, Hifa`nın da bu anda ruhunu Hakk`a teslim etmiş olmasıdır." buyurdular. Hakikaten o esnada Hifa Hatun da Hakk`a yürüdüğünden kimsenin şüphesi olmadı. Muhbir-i sadık efendimizin her haber verdiği doğruydu. Nitekim bu da böyle oldu. Sahabe-i Kiram efendilerimiz her ikisininde cenaze işlemlerini yaptıktan sonra ikisinide Cennet-ül Baki`ye yan yana defnettiler. Başları ucuna iki tahta koydular. Tahtalardan birine: "Bu ALLAH u Teala`nın nimetine şükür edenin kabridir. "Öbürüne de "Bu ALLAH u Teala`nın mihnetine sabredenin kabridir." kuvvetli bir imana ve tam bir teslimiyete sahip idiler. ALLAH (c.c) hepsinden razı olsun. (alıntı.)
| |
|